30 Ocak 2012 Pazartesi

Melaris

Küçüklüğümden beri değişmeyen bir şey varsa o da ne zaman ağlasam başıma korkunç bir ağrının saplanmasıdır galiba.Babam gözyaşlarına dayanamazdı ondan yasaktı ağlamam.Belki o zaman birikenleri atıyorum şu sıralar.En ufak bir şeyde nasıl olduğunu anlamadan süzülmeye başlaması bundandır.Rahatlamam gerekir ama değil mi ama rahatlatmıyor.Aksine suçlu hissettiriyor beni.

Öfkenin korkunun bir üst seviyesi olduğu hakkında okuduğum yazıya da hemen katılmam çocukluk dönemlerine denk geliyor sanırsam.Babam kırmaktan korkardı bizi.Gözyaşları da korkuturdu onu.Ve ne zaman korksa panikler,panikleyince de öfkelenirdi.Kısacası bir insan öfkeliyse karşımda elimde olmadan ona hak verişim de o zamanlara dayanıyor anladığım kadarıyla.Tek kendi öfkemi mazur göremiyorum şu hayatta.Onun da nedenini çözemiyor oluşumdan galiba.

Şu aralar garipsiyorum her şeyi,herkesi. İsteri krizine dönüşebiliyor herhangi bir şey benim için bu garipseme hali yüzünden.Ve aptallaşıyorum.Aptallaştığım zaman doğru kelimeleri bulamıyorum.Bulamayınca kendime kızıyorum.Kızınca da malum..

Çocukken ağlamadığım için kaskatıydım halbuki.Ağlama duygusu geldiği zaman nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum ilk başlarda.Tam manasıyla salaklaşıp saçmalıyordum.Ama bağımlılık gibiymiş bu aralar bunu çözdüm.Mutlu olunca ağlıyorum,kızınca ağlıyorum,üzülünce ağlıyorum kısacası her duyguyu aynı şekilde dışa yansıtıyorum: Ağlamak.

Şu sıralar iki şikayetim var senden ağlamak.İlki etrafımdakilerin beni nevrotik ve zayıf olarak nitelendirmesine yol açıyorsun.Diğeri ise verdiğin şu garip baş ağrısı beni zayıf düşmüş hissettiriyor.Bir de daha fazla rahatlatıcı etki istiyorum senden mümkünse.Böyle yüksek doz sakinleştirici almışım etkisi bırakırsan üzerimde daha mutlu edersin beni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder